1980’lerden bu yana, Ronald Reagan ve Margaret Thatcher’ın mirasını takiben küresel eğilim daha serbest ekonomilere doğru yöneldi.
Bu, “Dünyanın Ekonomik Özgürlüğü: 2004 Yıllık Raporu” başlıklı büyüleyici bir raporun sonuçlarından biridir. Rapor, Fraser Enstitüsü ve Cato Enstitüsü ile birlikte, James Gwartney ve Robert Lawson tarafından hazırlanmıştır.
Rapora göre, en ekonomik özgürlüğe sahip ülke aslında nominal olarak komünist bir ülkenin bir parçası - Hong Kong. İlk ondaki diğer ülkeler Singapur, ardından Yeni Zelanda, İsviçre, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri arasında dört yönlü bir bağ izliyor. İlk 10’u tamamlayanlar bu sırayla Avustralya, Kanada, İrlanda ve Lüksemburg’tur.
$config[code] not foundPeki ekonomileri özgür kılan şey nedir? Rapor beş kriteri ölçer:
- bu hükümeti desteklemek için daha düşük vergi yükü dahil olmak üzere daha küçük hükümet;
- güvenli bir yasal yapı ve mülkiyet haklarının korunması; böylelikle işletmelerin sözleşme haklarının, patentlerin ve inovasyonların faydalarından yararlanabileceğinden emin olmaları;
- güvenilir bir bankacılık sistemi ve düşük enflasyon dahil olmak üzere sağlam paraya erişim;
- düşük tarifeler ve vergiler dahil, uluslararası alanda iş yapma özgürlüğü; ve
- işletmelerin daha az düzenlenmesi.
Bu faktörler her ölçekteki işletmeler için önemlidir. Küçük işletmeler için çok önemlidir, çünkü küçük işletmeler çevrelerindeki olumsuz etkenlere karşı daha yüksek hassasiyete sahiptirler. Bu faktörlerden herhangi biri ortadan kalkarsa, küçük işletmeler büyük işletmelerden çok daha hızlı bir şekilde silinebilir veya silinebilir.
Ekonomik özgürlük ile küçük işletmelerin ve girişimcilik işletmelerinin şu andaki yayılması arasında doğrudan bir ilişki olup olmadığını görmek çok ilginç olurdu. Raporda, ekonomik özgürlüğün girişimciler için daha büyük fırsatlar sağladığı öne sürülüyor (Bölüm 2, sayfa 1-2), ancak ikisini istatistikle ölçmüyor ya da ilişkilendirmiyor.