Neyin iletildiğinin çoğu sözsüz iletişim yoluyla iletilir. Ancak neyin iletildiğinin içeriği neredeyse her zaman sözlü iletişimden gelir. Seçilen belirli kelimelere ek olarak, bireyler kullandıkları ton ve iletişim kurallarına uyup uymadıkları konusunda bir miktar iletişim kurarlar.
Ortamları
Sözlü iletişim ya yüz yüze ya da halka açıktır. Yüz yüze iletişim kurmak, iletişimcilerin serbestçe ileri geri fikir alışverişinde bulunmalarına izin verirken, kamuoyunda konuşma, yalnızca sınıf ortamında veya bir soru-cevap oturumu gibi belirli durumlarda ileri geri fikir alışverişinde bulunmalarına izin verir. Bununla birlikte, bilginin konuşmacı ile izleyici arasında sorunsuz ve net bir şekilde akmasını sağlamak için, her bireyin ne zaman konuşabileceği ile ilgili kuralların görüşülmesi gerekir. Yazılı iletişim belirli bir fikir ilettiğinden ve sözlü iletişimin bir parçası olduğundan, sözlü iletişim yalnızca konuşmayı içermez.
$config[code] not foundSes
Doğumda, herkes ses çıkarabilme özelliğine sahiptir. Bazı seslerin gülmek, ağlamak ve bağırmak gibi dil veya kelimelerle ilgisi yoktur. Buna rağmen, farklı dilleri olan insanlar, bireyin iletişim kurduğu duygusunu anlayabilir. Duygular ve tutumlar, kelimelerin tonuyla da iletilebilir. İnsanlar konu ya da izleyiciler hakkında neler hissettiğini, gösterdikleri tonla gösterme eğilimindedir. Tone, tam bir ifadenin anlamını tamamen değiştirebilir. Örneğin, bir ifade alaycı bir şekilde söylenirse, diğerleri söylenenlerin tam tersine inanacaklardır.
Günün Videosu
Size Sapling tarafından getirildi Size Sapling tarafından getirildiKelimeler
Bir noktada, çocuklar sesleri kelimelere nasıl sokacaklarını öğrenirler. Kelimeler, insanların onları diğer seslerden ayırt edebilecek şekilde üretilen seslerdir. Herkes her bir kelimenin anlamını bilmek zorunda kalmayacaktır, bu yüzden sözlü olarak iletişim kurmak isteyenlerin, kelimenin amaçlanan anlamını anlamak için konuştuklarından emin olmaları gerekir.
Dil
Dil, anlam kelimelere atandığında oluşturulur. Çocuğun maruz kaldığı dil, çocuğun aldığı dildir. Başka bir dili konuşan başkalarıyla sözlü olarak iletişim kurmak isteyen bireyler, yalnızca dili öğrenmekle kalmamalı, aynı zamanda bu kelimelerin ortak konuşmada nasıl kullanıldığını anlamalıdır. Örneğin, İngilizce öğrenen bir kişi, hızlandırılmışın hızlı ile eşanlamlı olduğunu biliyor olabilir, ancak hızlandırılmışın, bir bireyin öncekinden daha hızlı bir eylem gerçekleştirdiği belirli bir hızlı türü anlamına geldiğini anlaması gerekir.
Görgü kuralları
Anlaşmaya ek olarak, farklı kültürler, başkalarını rahatsız etmemek için ne söylendiğini belirleyen bir görgü kuralları sistemine sahiptir. Örneğin, konuşmacılar genellikle izleyicilerine bayanlar ve baylar olarak hitap ediyor. Yüz yüze iletişimde, bireyler genellikle birbirlerini efendim ve bayan olarak adlandırırlar.